13 Mart 2013 Çarşamba

13/03/2013

Sevgilim teoride günlük ama pratikte on bir günlük,

Yazamadım sana çoktandır. Ödevler, kaytarmalar, tembellikler, uykusuzluklar derken olmadı işte bir türlü. Üzerine alınma, senden öncekilerle de böyleydim ben. Bunları sık sık duymaya alış hatta, neyse.

Başlamışlar bizimkiler geçen pazar günü Sulukule Gönüllüleri Derneği'ndeki çocuklarla birlikte. İlk gün tanışma-kaynaşma temalı hareket etmişler. Ve biraz da edememişler. Çocuklar öyle zıpır, öyle kıpırmışlar ki bizimkiler planladıkları üç etkinlikten ikisini gerçekleştirebilmişler sadece. Olsun, o kadar da olur :) Semra anlattı biraz bana ilk izlenimlerini ama ben anlatmayacağım sana, o anlatsın. Ecem'inkilerden bahsedebilirim ama biraz.

İlk gidişi değilmiş, daha önce de çokça gitmiş ama yine her zamanki gibi zorlanmış biraz. Çocuk başka şey be sevgilim günlük. Çocuk zor şey, ama tatlı şey. Güzel güzel başlamışlar önce, isimlerini oyunlarla söylemişler birbirlerine. Çakallık yapmaya çalışmış bu Ecem'le Semra, "top kimin elindeyse o konuşabilir, diğerleri sadece dinler" diye bir şey atmışlar ortaya ki herkes aynı anda konuşmasın. Mustafa Ecem'e "E abla top sende değil ki, neden konuşuyorsun?" deyip bir güzel paylamış Ecem'i :) Dernekte altın bir kural varmış bu arada: "Dernekte küfür eden dışarıya çıkartılır!". Ve Baran küfrü edince Nazar yapmış Nazar'lığını, çıkartmış Baran'ı dışarıya. Ortalık da karışıvermiş. Bizimkiler çırpınmışlar, ne yapacaklarını bilememişler. İnceden üzülmüşler hatta. İşte bu gibi şeylerden mütevellit Ecem bir karamsarlığa kapılmış. İlk gün pert bir halde ayrılmışlar birbirlerinden, hatta öyle ki planladıkları değerlendirmeyi bile telefonda az buçuk gerçekleştirebilmişler. Yusuf gelememiş o gün, bakalım onun ilk günü nasıl olacak :)

Yolları uzun, yolları zorlu sevgilim günlük. Ama inanıyorum ben, usul usul-güzel güzel ilerleyecekler. Hem insan yola iyi yol arkadaşlarıyla koyulmuşsa, virajları fark etmiyor bile. Yolda çukur mu varmış, hiç dert etmiyor. Bunun yanında varmak istedikleri yer de öyle güzel ki :)

Güle güle gitsinler :)




2 Mart 2013 Cumartesi

02/03/2013

Sevgilim günlük,

Bu sana ilk yazışım. İsterim ki birbirimizi tanıyalım. Ben senin bildiğin, aşina olduğun gibi değilim, öncelikle bunu bil. Bir projeyim ben. İsmim Dolukule'den Öğreniyoruz. "Ne alaka şimdi, Dolukule de ne?" deme hemen. Zamanla öğreneceksin hepsini. Annem-babam-eşim-dostum kim diye merak edecek olursan da "buraya" tıklaman yeterli.

Yaklaşık iki ay boyunca İstanbul/Karagümrük dolaylarında Hattat Rakım İlköğretim Okulu ve Sulukule Gönüllüleri Derneği arasında mekik dokuyacağım. Sayıları yirmiye ulaşan ayrımcılık ve kentsel dönüşüm mağduru çocuklar ile etkileşim halinde olacağım. Çocuklarla birlikte yeni şeyler öğrenirken, hak temelli tartışma-deneyim alanlarında koşturacağım. O etkinlik senin, bu atölye benim gezeceğim. İfade yetileri üzerinde duracak, güzel işler çıkaracağım. Okuma-yazma bilmeyen çocuklarla birlikte çalışıp, okuyabiliyor-yazabiliyor olmanın heyecanını yaşayacağım. Ayrımcılık üzerine konuşup, farkındalığımı artıracağım. Yapacağım da yapacağım :)

Bunları zamanı geldikçe konuşuruz yine. Şu ara kulaklarım nasıl çınlıyor anlatamam sana. Öğrendim ki Semra, Yusuf ve Ecem diye birileri durmadan benim hakkımda konuşup benim adıma kararlar alıyorlarmış. Henüz tanışmadık, 10 Mart için sözleştik ama. Bir bakalım, neymiş dertleri. Ecem'i daha tanımadan sevdim ama, canım benim ya :)  Neyse. Duydum ki geçen çarşamba Hattat Rakım'a gitmiş bu üçlü, oradan da derneğe geçip çocuklarla tanışmışlar. Kendilerine Özlem ve Aysun Abla da eşlik etmiş.  Oturup benim hakkımda konuşmuşlar. Hattat Rakım'ın müdürü Kadir Bey'den, benim de okulda olabilmem, bünyemdeki etkinlikleri gerçekleştirebilmem için izin almışlar. Hatta ve hatta müdür bey o kadar yardımcı olmuş ki, müdürün de önerisiyle daha fazla çocuğa ulaşmak için sıvamışlar kollarını. Haftanın bir günü okulda, bir günü de dernekte etkinlik yapmak ve iki ayın sonunda da bu etkinliklerin çıktılarını sergilemek için sözleşmişler sonra. Nasılını fotoğraflarla anlatacağım sana zaman içerisinde.

Okuldan çıkıp derneğe gitmiş sonra bizimkiler. Özlem ve Aysun Abla ile beni biraz daha çekiştirdikten sonra çocuklar gelmiş. Tanışmışlar, birlikte ödev yapıp resim çizmişler. Ülkü, Seyit, Sudenaz, Yağmur, Zafer, Emrah, Yasin.. Daha da var aslında ama 10 Mart'a saklıyorlar sanırım söyleyeceklerini.

Dernekten çıkıp 6 Mart'ta tekrar görüşmek üzere ayrılmışlar Özlem ve Aysun Abla'dan. Çok ucuz fiyata döner yenebilen bir yere gitmişler, WC arızalıymış ama. Sıkıntı olmuş. Ya da neyse ayrıntıya girmemek en iyisi sevgilim günlük. Orada bir müddet takılıp, haftasonu çocuklarla ne tarz etkinlikler yapabileceklerini düşüneceklerine dair sözler vermişler birbirlerine. Beni tamamlayacak olan yeni gönüllülere de ihtiyaçları varmış bu arada, onlardan da bahsetmişler az çok. Bu gönüllülerin kimlerden oluşacağını kendileri de bilemiyor henüz, onu da bekleyip göreceğiz sanırım. Ya o bu değil de, Ecem yaa, canım benim. Bu salı tekrar toplanacaklarmış, merak ediyorum açıkçası ne konuşacaklar yine benimle ilgili. Şaşkalozlar :) Şaşkoloz demişken Ecem seni orada burada yayınlamak, ele güne duyurmak istemiş sevgilim günlük, Yusuf kankuşuna yayınlayalım demiş, Yusuf da Ecem kankuşunun proje bütçesini yayınlamak-duyurmak istediğini düşünmüş, az biraz çekimser davranmış falan. Şimdi anlatınca komik olmadı ama onlar kendi kendilerine pek gülmüşler.

Bu arada sen tüm bunları nereden bildiğimi sorabilirsin sevgilim günlük, belki de sormazsın. Ben söylemeye çok meraklıyım sanırım. Kafaya konulan espriyi her şart, her koşulda yapmaya hazır olmak gibi bir şey bu. Her neyse, içeriden adamlarım var işte canım, şşş.

Sana veda ediyorum şimdilik. Al "bunu" dinle ben yokken :) Derneğe gelen çocuklardan güzeller güzeli Nazar'a ithafen yazılmış bir vakit. Ne tatlı değil mi sevgilim günlük? Fotoğrafta da Ülkü, Baran ve Emrah var. Afacanlar.

Hadi öpüyorum şimdilik. Dersler falan işte. Muck.